AçıklamalarımızManşet

Başörtüsüne yönelik her tür saldırıyı lanetliyoruz

Gezi Parkı olaylarıyla birlikte başlayan süreçte, Hükümet’in gerilim ve şiddet politikalarına dönük tepkilerin, başörtülü kadınlara yönelik sözlü ve fiili saldırıların bahanesi kılınmak istendiğini görmekteyiz.

Hangi gerekçeyle olursa olsun, kadınların sırf başörtülü olduğu için hedef alınmasına kesin ve açık bir dille karşı çıkıyor; her türlü saldırganlığı şiddetle kınıyoruz.

Bu saldırganlığın, Gezi Parkı’nda günlerce kalan insanların talepleriyle ilgili olmadığı çok açıktır.

Nitekim Taksim Dayanışması adına yapılan açıklamada da bu şiddet açıkça kınanmış ve “Hükümetin politikalarına dair öfkenin başörtülü kadınlara yöneltilmesi kabul edilemez. Bu korkunç olayların failleri katiyen Gezi Parkı direnişinin bir parçası değildir. Saldırganlarla Gezi Parkı direnişçileri bir tutularak, direnişin itibarsızlaştırılmasına göz yummayacağız. Yaşanan saldırının politik bir malzeme haline getirilmesini değil, suçluların bir an önce bulunmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz” denilmiştir.

Böyle bir açıklama ve talep ortadayken, “Gezi Parkı eylemcilerinin hiçbirinin masum olmadığı” sonucuna varılmasını da, bu tür saldırganlıklar üzerinden her şeyi karalamaya dönük kampanyalar düzenlenmesini de tasvip etmiyoruz.

Başörtülü kadınlara yönelik yasakçı saldırganlığın devam ettiği de unutulmamalıdır.

Üzülerek ifade etmeliyiz ki, başörtüsü, uzun süredir siyasi iradenin elinde rehin kalmıştır. Kendi inancımıza, kimliğimize, onurumuza layıkıyla sahip çıkamadığımız ve başörtüsünün özgürleşmesi için gereken direnişi ortaya koyamadığımız bir vasatta, en temel bir hakkın kullanımı dahi AK Parti Hükümeti’nin siyasi ajandasına bağlı vaziyettedir. 

Nitekim yasağa karşı sendikamızın da destek olduğu fiili bir boykot söz konusuysa da; Hükümet bu konuda gereken düzenlemeyi yapmamış, 12 Eylül döneminden kalma kılık-kıyafet yönetmeliğini yürürlükten kaldırmamıştır.

Unutulmasın ki, miting alanlarında başörtüsüne dönük saldırganlığı dile dolayan Hükümet, öğrencilere yönelik kıyafet serbestliğinde başörtüsünü bizzat kendisi yasaklamıştır.

Yine başörtüsüne yasak getiren bir yaz genelgesi yayınlayan İçişleri Bakanlığı da, bu Hükümet’e bağlıdır.

İşte tüm bu gerçekler ortadayken; başörtüsünün hâlâ siyasi bir istismar ve seçim malzemesine dönüştürülmek istenmesi; başörtülü kadınların hakkını, hukukunu ve geleceğini rehin almaktır.

Eğitim İlke-Sen olarak, inancımıza ve örtümüze dönük her türlü zulüm, şiddet, taciz ve saldırıyı, kimden gelirse gelsin, hangi bahanenin arkasına sığınılırsa sığınılsın, kesinlikle lanetliyoruz.

Başörtüsünün her alanda, şartsız-sınırsız özgürleşmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz.

Bir taraftan yasakları kaldırmayıp diğer taraftan inanç ve değerlerimiz üzerinden siyasi prim yapmak isteyenleri ise ahlâka, adalete ve vicdana davet ediyoruz. 

Eğitim İlke-Sen

İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası