Eleştirel Pedagoji

Eğitim Sistemi Çöktü, Enkazını Bina Zannediyoruz!

Okullar açıldı.
Güya yeni bir eğitim-öğretim yılı daha başlamış oldu.
“Güya” diyorum, çünkü ne zillerin çalıyor olması, ne de okulların her sabah açılması sizi yanıltmasın, çünkü eğitim sistemi çökmüş vaziyette.
Zaten okullar da aslında bu gerçeği gizlemek için açılıyor.
Bunu niye böyle söylüyorum?
Acı gerçeği görelim diye.
Ne öğrencilerin, ne öğretmenlerin ne de velilerin memnun olduğu bir eğitim sistemi mevcut.
Her geçen yıl sorunları daha da artıyor.
Enkaz yığını arasından çıkış arandıkça, iyice dibe batılıyor.
Peki, buna rağmen okullar ısrarla neden açılıyor?
Ülkede eğitim yapıldığı, insanların da eğitim-öğretim hizmeti aldığı zannı devam etsin diye.
Yoksa başka bir anlamı, değeri kalmadığı kanaatindeyim.
Anaokulundan üniversiteye, her kademede yıllarca sürdürülen ve adına “eğitim” denilen bu süreç, şu an için yalnızca zorunlu bir dayatmadan ibaret.
Küçük bir azınlığın dışında, onca yıl süren giden eğitim-öğretim sürecinden faydalanan yok.
Tabi bu toplum açısından öyle…
Yoksa okulların açık olmasından menfaati bulunanlar şüphesiz ki var: Siyasal ve ekonomik düzenin egemenleri.
Okullar hâlihazırda bu iki çıkar grubuna hizmet etmeye ayarlanmış.
Her geçen gün eğitim sistemi devletin bürokratik vesayeti ile kapitalist düzenin ekonomik tasallutu arasında sıkışıyor.
Okullar, insani değerleri, insanın özgürleşmesini sağlayacak bir eğitim anlayışını baz almak yerine, siyasetin ve ekonominin hızla değişen çıkarlarına göre düzenlenip durmaktan yorulmuş vaziyette.
Herkesin kabul ettiği ve rahatsızlık duyduğu bir husus var: Eğitim sistemi yap-boz halini aldı. Üstelik her yıl değil, neredeyse her ay yapılıp bozuluyor.
İnsan hayatını doğrudan etkileyen böylesi bir sürecin yap-boz hali kaçınılmaz olarak öğrencileri olumsuz etkiliyor.
Aynı şekilde veliler ve eğitim çalışanları da durumdan muzdarip.
Nasıl olmasın ki?
Her yıl milyonlarca çocuğun, gencin hayal dünyasını yoksullaşmasını görüp de üzülmemek mümkün mü?
Okulların ahlaki, düşünsel ve kültürel yozlaşmanın zeminine dönüştüğünü görüp de bununla dertlenmemek mümkün mü?
Elbette değil.
Onca yılın sonunda öğrenemeyen, sorgulayamayan, eleştiremeyen ve düşünemeyen kitleler yaratılmasına kayıtsız kalmak da mümkün değil.
Üzücü ama gerçek: İnsanı ya devlet ya da piyasa tanrısına kul olsunlar diye eğitmeyi amaçlayan, onun fıtratına zarar veren, insani özelliklerini yozlaştıran bir eğitim sisteminin çarkları arasına sıkışmış vaziyetteyiz.
Çarklar dönüyor ama insanı, toplumu öğütmek üzere…
Ve her dönüşte sorunlara yenileri ekleniyor.
Görüyoruz ki, insani değerlerin, toplumsal taleplerin yok sayıldığı, devletin tektipçi, dayatmacı, inkârcı, baskıcı ve yasakçı eğitim anlayışına, artık serbest piyasa ekonomisinin rekabetçi, tüketici hırsları da eklenmiş vaziyette.
Okullar kamusalın yitirildiği, bireyciliğin yükseltildiği kurumlar halini alıyor.
“Eğitimde dönüşüm” adı altında, okulların faiz ve rant ekonomisi olan kapitalist sisteme entegre edilmesi amaçlanıyor.
Eğitim son otuz yıldır giderek artan oranda basit bir ticaret nesnesi oluyor.
Okullar, öğretimin yapıldığı değil satıldığı bir ticarethaneye dönüştürülmek isteniyor.
Kamu okullarına doğru dürüst bütçe verilmiyor ama halkın parasının eğitimin ticarete dönüştüğü özel okullara aktarılmaya çalışılıyor.
Bir yandan kırılan camını değiştirmek, dökülen boyalarını değiştirmek, akan çatısını onarmak için velilerden gelecek bağışlara muhtaç okullar varken, diğer taraftan tüm şartları yerinde olan okullara kamu bütçesinden para aktarmanın formülleri aranıyor.
Böyle bir süreç, zaten çökmüş durumdaki eğitim sisteminin yerine, gelecekte doğru düzgün bir eğitim sisteminin kurulmasını da geciktiriyor.
Bu küçümsenecek bir konu değil.
Her boyutuyla dikkatlice tartışmamız gerekiyor.
Eğitimde devletin rolünü yeniden tanımlamamız, aynı şekilde piyasalaştırılan eğitim anlayışının sonuçlarını daha geniş bir zeminde değerlendirmemiz gerekiyor.
Belki o zaman, bu çöküş sürecinden çıktığımızda, daha güzel, daha insani, daha adil, daha özgürlükçü bir eğitim sistemini hep birlikte inşa edebiliriz.

BEYTULLAH ÖNCE
Eğitim İlke-Sen MYK üyesi