Eğitim YazılarıManşet

Eğitimin Hali Hiç Parlak Değil

Eğitim meselesi her gün içinden iyice çıkılamaz bir hal alıyor.
Son birkaç yıl boyunca, aynı hükümet tarafından o kadar fazla değişiklik yapıldı ki, öğretmenler, öğrenciler ve veliler hangisini takip edeceğini şaşırdı!
Gerek ilköğretim gerekse ortaöğretimde yapılan her değişiklik, bir önceki uygulamayı rafa kaldırırken, yerine getirilenin hangi amaca hizmet ettiği de tam olarak anlaşılamıyor.
Tepeden inme biçimde, herhangi bir ön hazırlık aşamasından geçmeden uygulamaya koyulan her şey, kısa süre içinde yeni sorunlara yol açmaya başlıyor.
Haliyle eğitimde bir kısır döngüye girmiş vaziyetteyiz.
Çözüm diye sunulan yeni bir sorunu beraberinde getiriyor, bu yeni soruna dönük ortaya koyulan çözüm de başka sorunlara yol açıyor…

4+4+4’LE GELEN SORUNLAR

Yanlış bir uygulama olan 8 yıllık kesintisiz eğitim modeline karşı getirilen 4+4+4 modeli bunun son örneği oldu.
8 yıllık kesintisiz eğitim uygulaması kesinlikle yanlıştı, fakat bu yanlışı düzeltmenin yolu zorunlu eğitimin süresini 12 yıla çıkaran, okula başlama yaşının daha da aşağıya çeken ve 4+4+4 modeli diye tarif edilen uygulamaya geçmek değildi.
Görüyoruz ki, bu uygulama da temel eğitim kurumları olmak üzere her kademede yeni sorunlar yarattı.
Öncelikle çocukların okula başlama yaşıyla ilgili bir karmaşa oluştu.
İlk olarak 60 ay mecburiyeti getirildi, daha sonra bu 66 aya çıkartıldı.
60 aylık çocuğunun okula başlaması için doktor raporu zorunluluğu getirildi fakat daha sonra bu da görmezden gelinerek, dilekçe formülü üretildi.
Geldiğimiz noktada sanırım dileyen dilediğini yapıyor, tabi ki okula göndermek şartıyla!
Fakat bu kez de, gelişim çağındaki çocuklar için aradaki 6 ya da 12 aylık zaman zarfının ortaya çıkardığı farklılıklar, aynı sınıfta bulunduklarında başka sorunlara yol açıyor!
Yine benzer bir sorun, ilk ve ortaokul binalarının ayrıştırılmamasından kaynaklanıyor.
Bu sorunu çözebilmek için ikili öğretim yapılması ise giriş-çıkış saatlerinin çocuklar için uygun olmaması gibi başka bir sorun doğuruyor!
Dediğimiz gibi, yanlış, aceleci, ön hazırlıksız her adım, peşinden yeni bir dert getiriyor!

TEOG VE TEST BAĞIMLISI EĞİTİM

Yine bu yıl temel eğitimde uygulamaya geçirilen bir diğer uygulama da TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) ortak sınav uygulaması oldu.
Fakat öğretmen açığı, ücretli öğretmenlik, eğitimdeki fırsat ve imkân eşitsizlikleri, sosyo-ekonomik şartlardaki adaletsizlikler, bu sınavı da maalesef mevcut durumu yeniden üreten bir mekanizmaya dönüştürüyor.
Diğer taraftan birçok öğretmen, mecburen dersini salt sınava yönelik bir hale getirirken; sınavda soru gelmeyecek dersler de benzer şekilde sınav için öğrencilerin hazırlanmasına teslim edilmiş vaziyette.
Başka bir açından, okulların dershaneleştiğini de söyleyebiliriz. Haliyle TEOG, sınava bağımlılığı azaltmak yerine arttırmış gibi görünüyor.
TEOG uygulaması, tüm eğitim anlayışını başarı testlerine odaklı hale getirdiği için ayrıca eleştiriye muhtaç.
Oysa ortada, seçme-yerleştirme sorunun ötesinde, eğitim anlayışına dair daha derinlerde yatan bir sorun bulunuyor.
Nitekim dershaneler de bu sorunun bir parçası olarak ortaya çıkıyor.
Bu sebeple, tek başına dershaneleri kapatıp, dershaneciliği üreten eğitim anlayışını ya da sistemini koruyarak çözüm getirilmiş olmuyor.

LİSELER DE SORUNLARLA DOLU

Liselerde de durum pek parlak değil.
Anadolu lisesi uygulaması fiilen ortadan kalkmış oldu.
Öğrencileri meslek liselerine yönlendirmeyi hedefleyen politikalar ise pek tutmadı.
Liselerin mecburi tutulmasıyla da yaşanan yoğunluğu karşılayacak bir altyapının olmadığı ortaya çıktı.
Aşırı kalabalık sınıflar, artan ders saatleri, yoğun öğretim programları, bunlara ilaveten getirilen performans ödevlerinin oluşturduğu gereksiz yük, öğretmenler için sürekli olarak artan evrak bürokrasisi vs. derken lise eğitimi de hızla çöküyor!

Öğrenciler de, öğretmenler de, idareciler de memnun değilken, bunca zamanın, bunca emeğin, bunca maddi kaynağın ne uğruna heba edilmek istendiği sorgulanmalı değil mi?

Tüm bunlar olup biterken, eğitimin ciddi bir şekilde tartışılmaması ya da tartışıldığında eleştirilerin bakanlık bürokrasisi tarafından dikkate alınmaması da, sorunların büyümesi ve artmasından başka bir sonuç doğurmuyor!

BEYTULLAH ÖNCE

EĞİTİM İLKE-SEN MYK ÜYESİ