AçıklamalarımızManşet

Gülmen ve Özakça şahsında sembolleşen adalet taleplerine bir an önce cevap verilmelidir

OHAL sürecinde peşi sıra gelen KHK’larla haksız-hukuksuz bir şekilde gerçekleştirilen açığa alma ve ihraçlar toplumsal vicdanı derinlemesine yaralayıp kanatmış, travmatik süreç akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça’nın başlattığı açlık greviyle doruk noktaya ulaşmıştır.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlayan ve kitlesel boyuta ulaşan ihraçlar süresince gelinen durum şudur: Cezalandırmalar genellikle kanıtsız, bildirimsiz, yargısız ve son derece hızlı; adalet talepleri ya karşılıksız ya da bu taleplere dönüşler tam tersi bir biçimde oldukça ağır…

nuriye-gülmen-642x320

Kamudan ihraç edilen çok sayıda insanın intihar ettiği, mesnetsiz tutukluluk hâlleri, dâimî olarak kendisinden bahsedilen ancak bir türlü çalışmaya başlamayan OHAL komisyonu ve bu komisyon gerekçesiyle iptal edilen mahkeme süreçleri açık bir adaletsizlik iklimini ülkeye dayatmıştır.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın artık kritik bir aşamaya varan açlık grevleri esasen hızla mesafe alan toplumsal travma sürecinin sembolleşmiş hâlidir. Açacağı yeni yaralar bakımından geri dönüşü imkânsız bir hâle gelmeden önce Gülmen ve Özakça şahsında kristalleşen adalet taleplerine bir an önce cevap verilmelidir.

Hak ve adalet çerçevesini parçalayarak yapılan onca uzaklaştırmaya farklı toplumsal kesimlerden sayısız örnek burada sıralanabilir, buna ülkedeki çok sayıdaki kişi ve toplumsal çevre şahittir. Bu kadar açık ve gözler önünde cereyan eden bir durum karşısında suskunluk ve görmezden gelme âdil değildir!

“Bir topluluğa duyduğunuz kin sizi adaletsizliğe sevk etmesin!” Kur’an beyanını, “Gökler ve yer adaletle ayakta durur!” Nebevî hikmetini ısrarla haykırmak; bu çerçevede kim için olursa olsun adalet mücadelesini yükseltmek durumundayız.

Diğer iş ve eylemelere karşı her türlü öncelik adalet taleplerinindir, adaletin geciktiği her an zulmü artırmaktadır!

EĞİTİM İLKE-SEN YÖNETİM KURULU