AçıklamalarımızAkademi HaberManşet

Rektörler, üniversitelerin bütün bileşenleri tarafından seçilmelidir! Rektör seçimlerinin kaldırılması kabul edilemez!

OHAL çerçevesinde çıkarılan 676 Sayılı KHK ile rektörlük seçimleri kaldırılmıştır.

676 sayılı KHK ile yapılan düzenlemeyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13’üncü maddesinde yer alan “Devlet üniversitelerinde rektör, profesör akademik unvanına sahip kişiler arasından görevdeki rektörün çağrısı ile toplanacak üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilecek adaylar arasından Cumhurbaşkanınca atanır.” ifadesi, “Devlet üniversitelerinde rektör Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilecek, profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanır.” şeklinde değiştirilmiştir.

Öncelikle bu yeni düzenlemenin bir OHAL KHK’sı aracılığıyla gerçekleştirilmiş olmasının makul bir açıklaması bulunmamaktadır. Olağanüstü hal, insanlık dışı darbe girişiminin ortaya çıkardığı şiddet olaylarının durdurulması ve tekrarının engellenmesi için geçici süreyle alınacak tedbirlerin gerçekleştirilmesi için ilan edilmiştir. Şiddet olaylarıyla doğrudan ya da dolaylı hiçbir irtibatı olmayan rektör seçimlerinin OHAL KHK’sı kapsamına sokularak Bakanlar Kurulu aracılığıyla yürürlükten çıkarılması; konu hakkında kamuoyunda yürütülecek siyasi tartışmaları engellemek ve düzenlemenin yargısal denetimini zorlaştırmaktan başka bir işleve sahip gözükmemektedir.

İptal edilen rektör seçim usulünde yetersizlikler elbette vardır ancak bunun telâfisi o yetersizliklerin ortadan kaldırılması; mesela yapılacak düzenlemelerle rektörün profesörlük şartı aranmaksızın akademisyenler arasından doğrudan üniversitenin bütün bileşenleri tarafından özgürce seçilmesi ve rektörlerin üniversiteleri keyfilikten uzak, istişareyi esas alarak yönetmesiyle sağlanabilir.

Bırakalım bizim önerdiğimiz özgür modelin hayata geçirilmesini, aksaklıklarla da olsa ilerleyen kısmî özgür tercihlere dayalı sisteme bile tahammül edilememiş ve “OHAL fırsatı”ndan istifade etmek sûretiyle rektör atamaları merkezî iradenin tasarrufuna terk edilmiştir.

Akademinin, ilmî çalışmaların özgürce yapılabileceği, genç kuşakların hakikat yolculuklarının özgürce gerçekleşebileceği bir mekân olması öteden beri Türkiye siyasetince istenmemekte; siyasi iradelerin baskı ve kontrol arzusu Demokles’in kılıcı gibi üniversite üzerinden eksik edilmemektedir.

Akademisyenlerin siyasi baskı olmaksızın hür iradeleriyle siyasi ve sosyal mevzularda kanaatlerini beyan etmeleri her geçen gün daha da zora girmeye başlamış, ÖYP’lilerin özlük haklarındaki değişiklik örneğinde de görüleceği üzere güvencesizlik yaygınlaştırılmış, peşi sıra yayımlanan KHK’larla çok sayıda akademisyen gerekçe sunulmadan işlerinden uzaklaştırılmış, son olarak da rektörlük atamalarına ilişkin bu KHK ile de üniversite sıkboğaz hâle getirilmiştir.

Ülkede son dönemde atılan diğer adımlarla birlikte ele alındığında nereye tekabül ettiği daha net bir şekilde anlaşılacak olan rektör atama usulündeki değişiklik asla kabul edilemez. Tedirginlik hâli yaygınlaşmakta ve özgürlüklerden uzaklaşma hissiyatı toplumsal huzursuzluğu derinleştirmektedir. Yapılacak iş akl-ı selim üzere olmak, uyarı ve eleştirileri göz önünde bulundurarak hareket etmektir.

Bu vesile ile EĞİTİM İLKE-SEN olarak akademiyi kıskaca almak arzusundaki bu değişikliği kabul etmediğimizi beyan ediyor, başta akademisyenler olmak üzere üniversite bileşenlerinin özgür iradeleriyle gerçekleşecek bir rektör seçim sistemini öneriyor ve bunda ısrar ediyoruz.

EĞİTİM İLKE-SEN YÖNETİM KURULU